Hastalıkta, sağlıkta; “Mis Group”
Salih Özkan: “Konya Hospital’dan sonra eğitim sektörüne atılma düşüncesi içerisine girdik. Eğitim sektöründe de son 1 yıldır okul programımızı yapıyoruz. Bunun Ar-Ge’si 3 yıl kadar sürdü. 2018- 2019 sezonunda da okulumuzu açacağız.”
Değişik sektörlerde faaliyette bulunsanız da sizi Konya’nın dört bir yanında tamamladığınız inşaat projeleriyle tanıyoruz. Bu sektöre nasıl girdiniz?
Baba mesleğini sürdürüyoruz. Yarım asra yakın bir süredir inşaat sektörüyle uğraşıyoruz. 20 yıldır da bizzat biz katkı sağlıyoruz. Özkanlar ve Mis Yapı olarak iki adet inşaat firmamız var. Özkanlar uzun yıllara dayanıyor. Babamız İbrahim Özkan tarafından kurulan bir firma. 7 binin üzerinde konut imalatı yapmış bir firmayız. Ben de şirketin üst yönetiminde 2000’li yıllardan beri yer almaktayım. İnşaat sektörünün dışında 3 yıl öncesi Konya Hospital’la beraber ortak olarak sağlık sektörüne girdik. Bu arada 1999’dan beri üretime devam eden mobilya fabrikamız var. Ailenin 3. nesli başında. Konya Hospital’dan sonra eğitim sektörüne atılma düşüncesi içerisine girdik. Eğitim sektöründe de son 1 yıldır okul programımızı yapıyoruz. Bunun Ar-Ge’si 3 yıl kadar sürdü. 2018- 2019 sezonunda da okulumuzu açacağız.
“Özkanlar uzun yıllara dayanıyor. Babamız İbrahim Özkan tarafından kurulan bir firma. 7 binin üzerinde konut imalatı yapmış bir firmayız. Ben de şirketin üst yönetiminde 2000’li yıllardan beri yer almaktayım”
Baba mesleğini devam ettirmek planlarınız arasında mıydı?
Ben aslında hukukçu olmak istiyordum ama zaman ve şartlar bizi bu yöne, babamızın mesleğini devam ettirmeye yöneltti. Ataerkil bir aileyiz. Çocukluğum hep inşaatlarda geçti. Asıl hedefim hukukçu olmaktı.. Ticarete daha çok meyilliydim. Yaklaşık 7 yıldır da bünyemizde bulunan bazı şirketlerinde yönetim kurulu başkanlığını yürütüyorum.
İnşaatın dışındaki sektörlere açılımınız da sizin şirket bünyesine dahil olmanızla beraber mi hız kazandı?
Biz aslında inşaat firmasıyız. Babamızın asıl mesleği fayans ustası. 1978’li yıllardan itibaren yapsat sektörüne girmiş. O yıllardan beri asıl iş alanımız konut üretimi. Bizlerin de dahil olmasıyla alanımız genişledi.
Bu kadar sektör içerisinde sizi en çok hangisi keyiflendiriyor?
Biz bir grup firmayız. Ama ana işimiz inşaat olduğu için inşaat her zaman heves niteliğinde.
“Ben aslında hukukçu olmak istiyordum ama zaman ve şartlar bizi bu yöne, babamızın mesleğini devam ettirmeye yöneltti. Çocukluğum hep inşaatlarda geçti”
İnşaat sektörü hızla değişen bir sektör. Nitelikli projelerde sınır tanınmıyor. Bu gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz?
Bizim milletimizde şöyle bir inanış vardır; dünyada mekan, ahirette iman. Mekan her zaman önemlidir, her insan için kutsaldır. Öyle olduğundan konut her insan için ihtiyaç olacak, konut üretimi yapan firmalar da her zaman olacak. Biz orta gelir grubuna hitap eden projeler üretiyoruz. Çok lüks konutlar yapmıyoruz. Yıllık 600 civarında konut üretimi yaptığımız için seri imal edip seri satış yapıyoruz. Orta gelir grubuyla ticaret yapmak bize keyif veriyor. Aynı ailenin 3. kuşağına daire satmaya başladık. Bu da istikrarla mümkün. Yüzde 100 yerli ve milli bir firmayız. İçimizde yabancı sermaye yok. Kredi bazlı bir çalışmamız da yok. Mimarıyla, mühendisiyle profesyonel bir ekiple çalışıyoruz. Hem alaylı hem de mektepli olduğunuz zaman ve buna özveriyle çalışmayı da eklediğiniz zaman illa ki karşılığı alınıyor.
Bir projeyi tamamladığınızda ne hissediyorsunuz?
Hala 30 yıl önce yaptığımız bir binanın önünden geçerken “Özkanlar” veya “Mis Yapı” yazıyorsa o binanın önünde duruyoruz. Yanlış olan bir yer var mı, kırık çatlak var mı diye bakıyoruz. Ürettiğimiz her proje bizim kendi çocuğumuz olmuş oluyor.
Eğitim sektörüne girmeye nasıl karar verdiniz?
Forbes Dergisi’nin bir sayısında gelecek 100 yılın meslek dalları ile ilgili bir çalışma okudum. Gelecek yüzyılın meslek dallarının birinci sırasında eğitim vardı. İkinci sırada sağlık, üçüncü sırada da enerji sektörü. İlk üçü önemsedim. Dünyaya ayak uydurabilmek lazım. İnsana yapılan yatırımın hiçbir zaman boş olmayacağını düşünüyoruz. Bugün bünyemizde taşeron işçilerimizle birlikte 600’e yakın çalışanımız var. 3. Nesillerimizin grubun içerisinde yer alan meslek dallarına yönelik eğitimler alması konusunda istekliyiz. İnsan dünyayı okuyarak takip edebilir. Biz dünyayı takip edebildiğimiz sürece müreffeh bir ülke olacağız.
Ekonomik kazanç ya da ticaret için özel okul açmadık. Gördüğümüz lüzum üzerine özel okul açma kararı verdik. 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a kadar gelinen süreçte gördük ki; yerli ve milli kavramlarıyla, Türk örf ve adetleriyle donanmış, gelecekte ülkemize ve milletimize hizmetkar olabilecek neslin yetişmesinde bizim de bir katkımız olmalı. Çalışmalarımıza daha da hız verdik. Tamamen idealist düşüncelerle hareket ettik. Bugün Koç, Sabancı, Galatasaray üniversitesi gibi üniversitelerde büyük şirketler altyapılarını kendileri yetiştiriyor. Böyle başarı elde ediyorlar.
“Orta gelir grubuyla ticaret yapmak biz keyif veriyor. Aynı ailenin 3. kuşağına daire satmaya başladık. Bu da istikrarla mümkün”
Sizin de var mı böyle planlarınız. Ani bir kararla üniversite için de harekete geçer misiniz?
Belki kendimiz bu gün içir bir üniversite açmayabiliriz ama kendi kadrolarımızı kendi okullarımızdan çıkarabiliriz. Üniversite çok büyük hayal olabilir. Ama hayal etmedikçe de Rabbim nasip etmez. Allah hayal ettirmediğini nasip etmezmiş. Sizin sayenizde belki böyle bir hayale de kapılabiliriz.
Okul açma kararını da çok çabuk mu verdiniz?
Tüm kararları çabuk alırım. Çok çabuk karar alırken hata payımız elbette vardır. Ama hızlı karar alırken şirketin üst yönetimiyle mutlaka istişare edilir. Emniyet frenimiz babamdır. Mutlaka görüşleri alınır. Onun istemediği bir yatırım veya çözümlemeyi yapmayız. Sorunu yerinde çözmeyi seven bir yapım var. Mesai mefhumum yok. Az uyuyan bir insanım.Geceleri dahi gerekirse haberleşme imkanları ile çalışmayı severim.
‘‘17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a kadar gelinen süreçte gördük ki; yerli ve milli kavramlarıyla, Türk örf ve adetleriyle donanmış, gelecekte ülkemize ve milletimize hizmetkar olabilecek neslin yetişmesinde bizim de bir katkımız olmalı. Okul çalışmalarımıza daha da hız verdik’’
Mis Kolej, eğitim alanında farkındalık oluşturacak ne gibi çalışmalarda bulunacak?
2018-2019 Eğitim-Öğretim yılında herkes Mis Koleji ve eğitim anlayışıyla tanışacak. 28 derslikli bir okulla eğitim hayatımıza başlıyoruz. Akıllı tahtalarla donatılmış sınıflarımız, bilişim sınıflarımız, laboratuvarlarımız, spor salonumuz, çok amaçlı salonumuz, ağaçlarla donatılmış 3 bin metrekarelik oyun alanımız, gıda mühendislerinin denetiminde Konya’nın en değerli aşçılarını barındıran yemekhanemiz, görsel ve işitsel donanımlı sınıflarımız, kütüphanemizle bu güzel şehre hizmet vereceğiz. İlk farkımız; milli kültürümüzü yüreğinde gururla hissedecek, milli şuurla beslenmiş bireyler yetiştirmekle olacak. Sıra dışı öğretim yöntemlerimizle unutulmaz ve iz bırakacak dersler işleyeceğiz. Hayata uyarlanmış bilimle ve teknikle tanıştıracağız. Sınırların kaldırıldığı bu dünyada en az bir yabancı dili konuşabilir ve ikinci bir yabancı dil ile de desteklenmiş dünyayı tanıyan öğrenciler yetiştireceğiz. Her öğrencinin istediği bir enstrümanı çaldığı, istediği spor dalında uzmanlaştığı, her çocuğun özel kabul edildiği, Mutlu Özgüvenli nesiller yetiştireceğiz.
Mis Koleji’den mezun olan bir öğrencinin nasıl bir profil çizmesini istersiniz?
MİS Koleji mezunu bir öğrenci bunun ayrıcalığını, ait olduğu topluma aktaracak, ülküsü uğrunda yılmadan ilerleyecek, bayrağını yüceltecek, çalışkan, ahlaklı ve erdemli olmaktan yılmayacak, vatan sevgisinin işini en iyi yapmaktan geçtiğini bilerek akademik sıçramasını en üst seviyeye taşımış olacak. Hedeflediğimiz profil bu.
Babanızın yönetimiyle sizin yönetim anlayışınız arasında nasıl bir fark görüyorsunuz?
Çok şükür ki; babamız hala başımızda. Hala baba kurallarına uyan, aynı zamanda da yeniliği yakalamak, kurumsallaşmak için mücadele eden ama tam manasıyla kurumsal olmamak için de mücadele eden bir firmayız. Ne tam manasıyla kurumsal olmak istiyoruz; ne tam manasıyla ataerkil bir firma olarak kalmak istiyoruz. Orada çok önemli bir denge var. Dengeyi sağlamaya çalışıyoruz.
Birbirinden çok farklı sektörlerde faaliyet gösteriyorsunuz. Yine mevcut faaliyetlerinizden apayrı bir sektöre de rahatlıkla girebilir misiniz? Bu cesareti nereden alıyorsunuz?
Kesinlikle girerim. Peygamberimizin bir hadisi şerifi var. Rızkın 10’da 9’u cesaret ve ticarettedir diye. Tabi deli cesareti de olmaması lazım. 17 Temmuz’dan bu yana okul için Ar-Ge çalışması yapıyoruz. Bu sektörün dinamikleriyle görüşüyoruz. Türkiye genelinde benim görüştüğüm belki de 150 tane eğitim yöneticisi olmuştur.
3 yıl sonra sizi nasıl bir yatırımda görebiliriz?
Mesela bir kız yurdu projemiz var. İnsanların kızlarını gönderebileceği 500 kişilik, 4, 5 yıldızlı otel standardında bir yurt projemiz devam ediyor. Burada da okulumuzda olduğu gibi yüzde 10 kontenjanla şehit ve gazi ailelerine ücretsiz hizmet verilecek. Hastanemizde de yine gazi ve şehit yakınları için özel hizmetlerimiz var. 3 yıl sonra da çok farklı ama illa ki ülkemizin, milletimizin yararına olacak bir proje için uğraşırken görebilirsiniz.
Yönetim anlayışınızda en vazgeçilmeziniz nedir?
Liyakat sahibi olmayan, eğitim boşluğu bulunan hiç kimseyi üst yönetime almamak bizim için önemli. Böyle bir kararımız var. Kendi çocuğum için de bu geçerli. Şirketimizle sadece ticari bağlantıları değil dostluk bağlantıları da olan icra kurulu üyelerimiz var. Konya’da sadece birkaç firmada bu vardır. Mesela icra heyetimizde bizimle olmalarından çok büyük cesaret aldığımız, yanımızda olmalarından mutlu olduğumuz liyakat ve ehliyet sahibi kişiler var. En başta Av. Bekir Karataş, Yeminli Mali Müşavir Serhat Ademoğlu gibi isimler bu heyette. Bu şirkette bizim yol arkadaşlarımız. Bu süreçte Piyamer Yatırım Sahibi Fatih Güneş’in de çok büyük katkısı oldu. Gece gündüz Ar-Ge çalışmalarımız yaptı, destek verdi. Büyümek istiyorsanız mutlaka dışarıdan liyakat sahibi insanlarla çalışılması gerekiyor.
En son ne zaman tatil yaptınız?
İş yoğunluğundan dolayı uzun süreli tatil planı yapamıyorum. Zaman zaman kısa süreli de olsa ailemle birlikte yaptığım tatilin, geçirdiğim zamanın keyfi inanılmaz. İş seyahatlerim özellikle verimli geçtiğinde beni yormuyor, aksine dinlendiriyor.
Kendi çocuklarınız da Mis Koleji’ne mi gidecek?
10 Mart’ta bursluluk sınavı yapacağız. Bu sınavı geçebilirlerse gidecekler.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ülkesini en çok seven insanlar vatanına, milletine katma değer sağlayan insanlardır. Bugün Konya’nın Türkiye’nin dört bir bucağında tabelası olan firmaları varsa; bunda emeği geçenler kendisinden kesinlikle ödün vermiştir. Hayatından, çocuklarından, tatilinden, yaşam standartlarından mutlaka ödün vermiştir. Ülke menfaatlerini göz önünde bulundurmak lazım. Herkes rahat bir yaşam sürmek ister. 3, 5 tane kiralık mülk yaparsınız, hiçbir iş yapmayıp sırt üstü yatarsınız. İnanıyoruz ki; onun bir vebali vardır. Allah verdiği malın hesabını da soracak. İstihdam sağlamamız lazım. Yatırım yapmamız lazım. Belki Allah tarafından bize verilen görev de budur.